İktidarın tüm ferleri aynı 9anda ve koro haline konuşmaya başladı. Bir merkezden düğmeye basıldı kesin. Hatta iktidarın açık ve kapalı trol uşakları da aynı nakaratı söylemeye başladı. “Terörsüz Türkiye’yi neden istemiyorsunuz? Barış ortamını neyini istemiyorsunuz? Türk, Kürt, Arap kardeşliğini neden istemiyorsunuz?”
Ne şart altında
olursa olsun, barış mı? Yedi düvelle savaşırken bile onurlu barışı tercih etmiş
bir milletin fertleri insan, devlet ve
onur aleyhine olacak barışı ister mi? Bedeli ağır olan barış kabul edilir mi? Kazancından
çok çok fazla götürüsü olan barış tutar mı?
Halkın
kuşkularının çok olması nedeniyle iktidar dümen kırarak, yapılan siyasi faaliyetlerini
ümmetçilik ve din üzerinden soslamaya başladı. Kürt kardeşliği derken yanlarına
aldıkları DEM bile kendi kitlesini bu konuda ikna edemiyor. Evet, barış olmalı
ama bu AKP ile olmaz! Diyen insan sayısı ülkenin çok büyük kesimidir. Ayrıca, açık
şekilde parti propagandası olmasına rağmen DEM kitlesi ikna edilmiş değil. CHP kitlesi ve hatta CHP’ye mesafeli olan
büyük kitle de artık AKP politikasını kabul etmiyor. Diğer merkezi konumda olan
sağ muhalif partiler de ret veriyor.
AKP geçmişte
çok denediği din sosuna başvurmaya başladı. Geçmişte bu politika çok işe
yaramış ve hatta AKP’yi yirmi yıldır iktidarda tutmayı başarmıştı. Fakat
günümüzde çok şeyin değiştiğini dinci AKP, dar kapsamalı MHP anlayamadı.
İnsanlar artık Chatgpt, Grok vb. yapay zekâ yazılımlarıyla yönetiliyor. Hatta
bazı insanların, Erdoğan’ın, Özel’in, Bahçeli’nin demeçlerinin altına, “Grok,
bu yazılan doğru mu?” diye sorduğuna şahit oluyoruz. Bu kitle artık Erdoğan ve
Bahçeli’nin tahmin ettiği kitle değil.
Devlet, Diyanet’e
milletin vergi bütçesinin büyük kısmını aktarıyor. Diyanet ne yapar? İmamları
kontrol eder, merkezi olarak dini işleri organize eder, dini aydınlatma yapar.
Bu devasa bütçenin yanına ülkedeki devlet destekli tarikatları ve bütçelerini de
dâhil edin. Diyanetin TV’si var, radyosu
var, gazetesi var, dergisi var, sosyal medyası var, matbaası var, kitapları var,
Tarikatların da aynısı var. Hep bir taraftan Türkiye’deki insanlara bin beş yüz
yıl önce yazılan ve hiç değişmeyen ve değişmeyecek olan kitabı anlatıyor.
Türkiye’nin ve
hatta dünyanın en büyük holdingi Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Fakat o büyük
bütçeyle, o devasa kadroyla küçücük yapay zekâyla baş edemiyor. Diyanet İşleri Başkanı
ayet açıklasa, gençlik açıklanan bu ayeti, DİB Başkanı doğru mu açıkladı diye
yapay zekâya soruyor. Bu devasa bütçe, şu ana kadar ARGE, bilim, buluş alanında
harcansaydı belki de uzayda istasyonumuz olacaktı.
Gelinen noktada,
AKP’nin ümmetçi politikası neden tutmaz?
Çünkü topluma
önder olması gereken kişilerin neredeyse tamamı kirlenmiş gözükmektedir.
Toplum, onlara güven duymuyor. Kişiye güven duyulmazsa, o kişinin söylediği
doğru da olsa güven duyulmaz, söylenenlerin altında bir hinlik, şeytanlık aranır.
Nitekim şu an barış naraları da güvensizlik ortamına sürükleniyor. Ülkede, hukuk
kişiye özel uygulanıyor, tapu ve varlık güvencesi ortadan kalkmış, kazanılmış
hak ve hukuk anında yok edilebiliyor. Bu ortamda halk, hiçbir iktidar mensubuna
veya onların trollerine güvenmiyor. Güvenir gözükenlerse, paylaşım pastasından
az da olsa nemalandığı için, şimdilik o tarafta duruyorlar ancak bir süre sonra
o pasta küçülecek ve onlar da gemiyi terk edecekler. Ekonomik kriz, ülke varlıklarının
hortumlanması nedeniyle ortaya çıkmış, sonrasında da derinleşerek devam
etmektedir. Bu durumda, bu halkı ne din soslu naralar ne paralar ne de küresel
lider şarkısı bir araya getiremez.
İp koptu, iktidarın haberi yok!
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi:
/ Tarih: 15.07.2025 12:39:03 / Okunma = 1737