CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesine atıfta bulunarak "‘Biz biriz, beraberiz, hep beraber kurtulacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’ diyenler birbirlerine cesaret veriyor. Buradan rahatsız olanlar cesaret bulmaya, güç almaya, icazet almaya Amerika'ya gidiyorlar. Oralarda duydukları övgüyle verdikleri tavizleri birbirine denkleştiriyorlar. Memleketin menfaatlerini, memleketin yeraltı zenginliklerini madenlerini satıyorlar. Satın alınacak birtakım talepleri öne çekiyorlar. Oradan doğalgaz alıyorlar, uçak alıyorlar, maden veriyorlar, taviz veriyorlar. Karşılığında övgü duyuyorlar. 'Aferin' deniyor ve bu aferin budalalığı memleketin geleceğini daha çok karartmak için onlara güya moral veriyor" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Dil Derneği Dil Devrimi 93. Yıl Kutlamaları Ödül Törenine katıldı. Törende konuşma yapan Özel, Türk Dil Derneği'nin kendisinde yerinin her zaman ayrı olduğunu ifade ederek "2007 yılından beri Sevgi Özel'le soyadaşlığımızı kendi deyimiyle emmioğlu seviyesine çıkarmak suretiyle sürekli ilişki halindeyiz. Dil Derneği tabii hepimizin üzerine titremesi gereken, bulunduğumuz tüm pozisyonlarda sahip çıkmamız gereken bir dernek ve bizim çok önem verdiğimiz bir yapı. Bugün iktidarın değişimi için gün saydığımız bir süreçteyiz ve 12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu'nun kurulması, 26 Eylül 1932'de Dolmabahçe'deki Türk Dili Kurultayı'ndan sonra bunun yıl dönümlerinde hep Dil Bayramı kutlanıyor. Biz Türk Dil Kurumu'nun gerçek yapısının bugünkü Dil Derneği olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
"İktidar değişiminden sonra yeniden Türk Dil Kurumu yapılandırıldığında Dil Derneği de kendi görev süresini başarıyla tamamlamış olacak"
Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetinde anılan yapının Türk Dil Derneği olduğunu söyleyen Özel, şunları kaydetti:
"12 Eylül darbesinden sonra askeri vesayet altına girmiş olan, bugün de siyasi iktidarın vesayeti altında olan Türk Dil Kurumu yerine iktidar değişiminden sonra vasiyete uygun olarak yeniden Türk Dil Kurumu yapılandırıldığında herhalde Dil Derneği kendi görev süresini başarıyla tamamlamış olacak. Çok zor günlerden geçildi. Geçilmeye devam ediliyor. Sorunların en büyüğü zaten Türkiye'de sivil toplumculuk, dernekçilik ve vakıfçılık meseleleri kişilerin kendilerinden ailelerinden fedakarlık ederek yaptıkları kendi ceplerinden desteklemek zorunda kaldıkları zorlu süreçlere işaret ediyor.
Burada tanıdığımız bundan önce Dil Derneği'ne emek vermiş olan Bahriye Üçok'tan Mustafa Ekmekçi'ye Gülten Akın'dan Haldun Özen'e Cevat Geray'dan Orhan Asena'ya kadar çok değerli isimler bugünkü yöneticiler derneğin buralara gelmesi için hep fedakarlıklarda bulundular. Sadece fedakarlık etmek yetmiyor. Birtakım saldırılara direnmek, birtakım haksız teftişlerle, birtakım ithamlarla mücadele etmek hukuk mücadeleleri vermek gerekiyor. Bu zor günlerin geride kalıp hep birlikte hem ekonomik olarak ülkede yaşayan her bir bireyin rahatladığı hem de böyle gönüllülük esaslı, bayrağı taşıma esaslı, bayrağı düşürmeme esaslı Atatürk'ün vasiyetine uygun bir yapının ayakta tutulması gayretinin çok zorlu bir son 25 yıl geçirdiği farkındayız. Bu zorlukların sonuna gelindiğinin ve iktidar değişimiyle birlikte hep birlikte hem toplumsal olarak hem de kurumsal olarak rahat nefeslerin alınacağı günleri hep birlikte özlüyoruz demeyeyim. Artık adım adım ona doğru yaklaşıyoruz. Kimse sakın olumsuzluğa kapılmasın."
"Aslında saldırdıkları ne Ekrem İmamoğlu'dur ne Mansur Yavaş'tır, İstanbul'un ve Ankara'nın iradesine saldırıyorlar"
Özel, CHP üzerinde kumpas kurulduğunu ve davalar açıldığını belirterek şöyle devam etti:
"Bunun yanında İstanbul Barosu'na kayyum atanması gibi daha doğrusu görevden el çektirildi, istinaf aşamasında orada bir mazbata iptalinin peşindeler. Her taraftan Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün süreçleri en şeffaf yürüten ihaleleri canlı yayınlamaya başlayan ve Türkiye'ye örnek olan en titiz iş denetim mekanizmalarının işletildiği Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne yeni bir saldırı dalgası var. Çünkü deniyor ki, 'biz bu ülkede kim bu iktidarı değiştirmeye niyet ettiyse onun karşısına var gücümüzle gideriz. Devletin polisine kanunsuz emir vererek gideriz. Devletin tüm kurumlarını başta yargı olmak üzere adalet dağıtması gereken Adalet Bakanlığı, Adalet teşkilatı olmak üzere onu araçsallaştırarak gideriz. Bütün gücümüzle varımıza yokumuza saldırırız. Karşımızda aday istemeyiz, parti istemeyiz, yapı istemeyiz ve gücümüzü de öyle halktan, milletten almaktan vazgeçtik. Seçim kazanınca milli iradeyi baş tacir ederdik. Şimdi alaşağı ettik.' Aslında saldırdıkları ne Ekrem İmamoğlu'dur, ne Mansur Yavaş'tır. İstanbul'un iradesine saldırıyorlar. Ankara'nın iradesine saldırıyorlar."
Türkiye'yi gelecekte yönetecek partiye, geleceğin iktidar partisine darbe yapılmaya çalışıldığına söyleyen Özel, "Kendileri karşısında hangi yapı, kim direniyorsa onlara saldırıyorlar. Büyük bir tahammülsüzlük geliştiriyorlar" dedi.
"Daha bugün LeMan Dergisi'nin karikatüristleri nihayet serbest kalabildiler"
Özel, LeMan Dergisi'nin Gazze için çizdiği karikatür sebebiyle karikatüristlerine soruşturma açılmasını hatırlatarak "Karikatür buz gibi Gazze'de yaşananları kınayan bir karikatür. İki tane melek var. Demek ki iki tane bebek ölmüş melek olduğuna gökyüzüne yükseliyor. Birinin adı bir peygamberimizin adı, diğeri bir başka peygamberin adı. Bombalar iki taraftan da bebekleri öldürüyor, onlar da melek olup yükseliyor. Bunlarda 'Vay efendim, peygamber efendimizin resmini yaptın' diye karikatüristleri içeri atıyorlar. Daha bugün LeMan Dergisi'nin karikatüristleri nihayet serbest kalabildiler. Onlara da bir kez daha bütün dayanışma duygularımı buradan ifade etmiş olayım" ifadelerini kullandı.
"Aferin budalalığı memleketin geleceğini daha çok karartmak için onlara güya moral veriyor"
Ülkede kendi düşüncesini özgürce ya da daraltılmış alan içinde bile açıklamak isteyen herkese saldırıldığına değinen Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesine atıf yaparak şöyle konuştu:
"Amaç enerjiyi düşürmek, cesareti kırmak, mücadeleyi engellemek ve iktidarlarını kalıcılaştırmak. Bunun karşısında aslında şimdiye kadar yaptığımız 56 tane mitingde meydanlara her geçen gün daha kuvvetli bir şekilde dolduran herkes bunlara meydan okuyor. 'Biz biriz, beraberiz, hep beraber kurtulacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz' diyenler birbirlerine cesaret veriyor. Buradan rahatsız olanlar cesaret bulmaya, güç almaya, icazet almaya Amerika'ya gidiyorlar. Oralarda duydukları övgüyle verdikleri tavizleri birbirine denkleştiriyorlar. Memleketin menfaatlerini, memleketin yeraltı zenginliklerini madenlerini satıyorlar. Satın alınacak birtakım talepleri öne çekiyorlar. Oradan doğalgaz alıyorlar, uçak alıyorlar, maden veriyorlar, taviz veriyorlar. Karşılığında övgü duyuyorlar. 'Aferin' deniyor ve bu aferin budalalığı memleketin geleceğini daha çok karartmak için onlara güya moral veriyor. Buradan sözümüze değer veren herkese söylüyorum. Birincisi biz haklıyız. İkincisi güçlüyüz. Üçüncüsü; kalabalık olan, çok olan biziz. Korkanlar, kaybedenler, geriye gün sayanlar ve iktidardan gidecek olanlar onlar. Gelecek olanlar bu ülkenin emekçilerinin, emeklilerinin, gençlerinin, çiftçilerinin, esnaflarının, yani bu ülkenin gerçek sahiplerinin iktidarı kuruluş aşamasındadır. "
"Gerekirse ölümü göze alacağız, bu ülkeyi bir daha kurtaracağız"
Özel, Türkiye'de yaşanan sıkıntıları "doğum sancısı"na benzeterek "Kimse moralini bozmasın ki eninde sonunda başaracağız. Bu ülkeyi kurtaranlar, bu ülkeyi kuranlar daha kolay şartlarda mı mücadele ettiler? Her şey daha mı uygundu? Ölümü göze aldılar. Bu ülkeyi kurtardılar. Gerekirse ölümü göze alacağız. Bu ülkeyi bir daha kurtaracağız. Emin olun" dedi.