Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), sektörün karşı karşıya bulunduğu sorunları anlattı, iktidara destek çağrısı yaptı. “Önümüzde fırsat var, biz yüzde 6.5 küçülüyoruz” diyen TGSD, “Yılın ilk yarısında hazır giyimde 33 bin 724 kişi, tekstilde 22 bin 116 kişi olmak üzere toplamda 55 bin 840 kişilik istihdam kaybı yaşadık. Yine aynı dönemde hazır giyimde 2.527, tekstilde 496 olmak üzere toplamda 3.023 şirket kapandı” diyen TGSD Başkanı Toygar Narbay, sorunlar giderilmediği takdirde üretimin yurtdışına kayacağı uyarısında bulundu, “Kaybeden Türkiye oluyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), Ekim ayında düzenleyeceği 18. İstanbul Hazır Giyim Konferansı öncesinde bir basın toplantısı gerçekleştirdi. TGSD Başkanları Toygar Narbay, Dr. Ümit Özüren, Başkan Yardımcısı Servet Karaalioğlu ile TGSD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel’in katılımıyla düzenlenen toplantıda, hazır giyim sektörüne ait verileri paylaşılırken, sektörün sorunları ve beklentilerini dile getirildi.
TGSD Başkanı Toygar Narbay, toplantıda gerçekleştirdiği sunuma Atatürk’ün, “Çalışmadan, üretmeden, yorulmadan rahat içerisinde yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyet ve bağımsızlıklarını ve istikballerini kaybederler” sözüyle başlayarak, “Türkiye’nin sanayi politikalarına sanayi politikalarına dönmesini dileğini en güzel açıklayan sözlerden birisi. Onun için bununla başlamak istedik” dedi.
Narbay: Kaybeden Türkiye oluyor
Türk hazır giyim sektörünün yeniden toparlanması için Şubat ayında hükümete ilettikleri 10 maddelik çözüm önerilerinden sadece KOBİ’lere 2 bin 500 lira destek talebinin karşılandığını belirten Narbay, “geri kalan hiçbir şey gerçekleşmedi” derken bu durumun Türk hazır giyim sektörünün yeni alternatifleri değerlendirmek durumunda kalmasına neden olacağını ifade etti. Bu doğrultuda üretimde yurtdışına taşınmayı artıracağını belirten Narbay, “Çünkü, yurtdışı firmaları artık artan bir şekilde ‘Lütfen Mısır’da operasyon yapın, biz Türk firmalarıyla çalışmak istiyoruz, Türklerin orrganizasyon gücüne, bilgisine güveniyoruz. Yatırım yapmasanız bile gidin, Mısır’da fason işletmelerle ihracatı yapın’ demeye başladı... Bunun kaybedeni Türkiye oluyor günün sonunda. Giden firma işini kaybetmemiş, hatta büyütmüş oluyor ama kaybeden Türkiye oluyor” dedi. Narbay şöyle konuştu:
"Ekonomi yönetimimizin bütün problemlerin farkında olduğunu biliyorum"
"İletişim kanallar, ekonomi yönetimimizle kapalı değil. Dilediğimizde, gidip derdimizi anlatıyoruz. Sesimizi de her daim duyuruyoruz. Dolayısıyla, ekonomi yönetimimizin, bütün problemlerin farkında olduğunu biliyorum. Ama günün sonunda, öncelikler farklı olabilir, bütçe meselesi olabilir. Burada sıkıntı yaşıyoruz... Tekrar hükümetimize, ekonomi yönetimimize çağrıda bulunmak istiyoruz. Bu 10 maddenin acilen devreye alınması lazım. Önümüzde fırsat var; Avrupa şu anda alımlarını yüzde 10’un üzerinde artırmış durumda, dünyadaki toplam hazır giyim ihracatı yüzde 6.5 artmış durumda. Biz yüzde 6.5 küçülüyoruz. Yaklaşık 780 milyon dolar ilk 6 ayda kaybedeceğimize, 780 milyon dolar artıda olabilirdik. 50 küsür bin kişi işini kaybetmişken, biz yaklaşık 80 bin kişiyi işe almış olurduk. Bu kadar büyük fırsat varken, geniş tanımlı işsizlik bu kadar artmışken, bunu bir kere daha sizinle paylaşmak istedik"
Dünya hazır giyim ihracatının 2023 yılında yaşanan düşüşün ardından geçtiğimiz yıl itibarıyla toparlanma sürecine girdiğini belirten Narbay, “Türkiye’nin burada negatif bir biçimde ayrıştığını bize gösteriyor. Özellikle enflasyonla mücadele için uygulanan yüksek faiz-baskılanmış kur politikası sonucu artan maliyetlerimiz, rekabetçiliğimizi kaybetmemize yol açtı. Buna bir de savaş bölgelerindeki yüksek kaybımız eklenince Türk hazır giyim sektörünün ihracatı giderek düşmeye başladı.” dedi. Narbay sektörün durumuna ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"İhracatı düşen tek ülke biz olduk"
“Bu yılın ilk yarısında da dünya hazır giyim ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarken; Bangladeş, Vietnam gibi rekabet ettiğimiz ülkelerin payı yüzde 10’un üzerinde yükselirken bizim ihracatımız yüzde 6,5 azaldı. Hatta ihracatı düşen tek ülke biz olduk. Türk hazır giyim sektörünün dünya hazır giyim ticaretinden aldığı pay, ilk kez 1990 yılında yüzde 3’ün üzerine çıkmıştı. Tam 35 yıl sonra, Haziran 2025 itibarıyla bu oranın altına düşerek 2,96’ya geriledik. Halbuki son 15 yılda aldığımız payın ortalaması yüzde 3,67 idi. Geleneksel ve en büyük pazarımız olan AB’deki payımız da 30 yıl sonra yüzde 5’in altına inerek yüzde 4,65’e düştü. Diğer taraftan dezenflasyon programı, hazır giyim yurt içi harcamalarını da vurdu. Azalan iç satışlar ve bunun yanında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artan hazır giyim ithalatı da üretim kapasitemizi hızla kaybetmemize neden oluyor.
"Hazır giyim ve tekstilde toplamda 100 bin kişilik istihdam kaybı yaşanacağına dair öngörümüzü paylaşmıştık"
2022’den sonra azalmaya başlayan hazır giyim ihracatında bu yıl da 1 milyar dolarlık kayıp bekliyor, yılı 16,9 milyar dolar ihracatla kapatacağımızı öngörüyoruz. Bununla birlikte ithalattaki artışın da 1 milyar doları bulmasını bekliyoruz. Çünkü yüksek vergilere rağmen ithalat, içeride üretmekten daha ucuz hale geldi. İhracattaki düşüş ve ithalattaki artış, 2025 yıl sonu itibarıyla 2 milyar dolarlık üretim kaybı anlamına geliyor. Diğer taraftan TGSD olarak yaptığımız modellemeye göre sektördeki her 1 milyar dolarlık kayıp, 31 bin 500 kişinin işini kaybetmesine neden oluyor. Yılın ilk yarısında hazır giyimde 33 bin 724 kişi, tekstilde 22 bin 116 kişi olmak üzere toplamda 55 bin 840 kişilik istihdam kaybı yaşadık. Yine aynı dönemde hazır giyimde 2.527, tekstilde 496 olmak üzere toplamda 3.023 şirket kapandı. Bu yılın başında, devlet destekleri verilmediği takdirde 63 bini hazır giyimden olmak üzere tekstil ile beraber toplamda 100 bin kişilik istihdam kaybı yaşanacağına dair öngörümüzü paylaşmıştık. İlk yarı rakamları, maalesef bu öngörümüzü teyit ediyor. Yıl sonunda hazır giyim istihdamının 520 binli seviyelere kadar düşeceğini tahmin ediyoruz. 2022-2025 yılları arasında %-21,8 olan üretimdeki daralmanın da üzerinde olan istihdam kaybı, sadece üretim değil, beyaz yaka tarafında da işten çıkarmaların olduğunu gösteriyor. Her seviyeden nitelikli çalışanımızı kaybediyoruz; bu, sektör için telafisi olmayan bir kayıp. İstihdam kaybında, döviz bazlı maliyet artışının yanı sıra EYT, tesislerin yurt dışına taşınması ve kapanmaların da önemli bir etkisi var. Öte yandan ülkemizin en çok istihdam sağlayan sektörlerinden biri olan hazır giyim sektöründeki bu tablo, bugün rekor düzeye ulaşan geniş tanımlı işsizliğin artmasına da sebep oluyor"
"Büyüme rakamının nasıl gerçekleştiğine şaşırdık”
İş gücü maaliyetleri ve enflasyonun haricinde yüksek faiz ortamının da sanayiciler için elverişsiz bir ortam yarattığının altını çizen Narbay, “Bu faiz ortamında ne bir yeni yatırım olur, ne bir sektörümüz çok rekabetçi olur. Konjonktürel başarılar olabilir ama bugün geldiğimiz noktada, kapasite kullanım oranları da PMI rakamları da açıkça gerçeği bağırıyor” dedi. Narbay, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde açıkladığı nisan-haziran dönemine ilişkin gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) sonuçlarına göre sanayi sektöründe gerçekleştiği belirtilen yüzde 6.1’lik büyümeye ilişkin ise, “İstihdam daralıyor, kapasite kullanım oranı düşük, PMI verisi düşük, makine ithalat rakamlarına da bakıyoruz... Bu yüksek rakamın nasıl gerçekleştiğine şaşırdık” değerlendirmesinde bulundu.
Gürlesel: KOBİ tanımının değişmesi çalışma hayatında herhangi bir değişikliğe yol açmadı; en önemli konu istihdam sınırı
TGSD Ekonomi Danışmanı Can Fuat Gürlesel ise, KOBİ’lere ilişkin uygulamaya sokulan değişikliklere ilişkin şöyle konuştu:
“KOBİ ölçeğinin, ciroya bağlanmış olarak 1 milyar TL’ye çıkartılmış olması, sektörde genel olarak KOBİ’lerin KOBİ kredilerine erişimi konusunda bir rahatlık sağladı, en azından potansiyel olarak. Ama, faizlerin çok yüksek olması halen bir sınırlayıcı etki yaratıyor. Ama en önemli konu, istihdam sınırı. Ciro arttı ama 250 sınırı değişmedi. 250’nin altına var, üzerine yok. Bu nedenle, KOBİ tanımının değişmesi, çalışma hayatı veya istihdam tarafındaki desteklerde herhangi bir değişikliğe yol açmadı. Hem hazırgiyim hem diğer sektörler, 250 sayısının 500’e, 400’e çıkartılmasını istiyor ki, daha fazla sayıda firma KOBİ teşviklerinden, örneğin 2 bin 500 liralık destekten, yararlanabilsin. Ama kamu orada çok fazla adım atmıyor”
TGSD'nin talepleri
TGSD, hazır giyim sektörünün 10 maddelik beklenti ve taleplerini ise şöyle sıraladı:
"Döviz kuru, enflasyonla paralel hareket etmeli ve ihracatçılara, yaptıkları net ihracatın yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmelidir; eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı kadar değişken faiz oranıyla ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faizin tahsilatı dönem sonunda yapılmalıdır; emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2.500 TL destek, ölçek gözetmeksizin tüm firmalara verilmelidir.
"Yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalı"
Bölgesel asgari ücret için çalışma yapılmalı ya da asgari ücret için verilen 1.000 TL destek, bölgesel gelişmişliğe göre kademeli olarak artırılmalıdır; Eximbank kredi destekleri 2018’de olduğu gibi toplam ihracat değerinin yüzde 16’sı seviyesine çıkartılmalı, vadeler uzatılmalı, Eximbank tarafından talep edilen banka teminat mektupları u oranında KGF ile tamamlanmalıdır; Avrupa Yeşil Mutabakatına uyumun sağlanması için sanayicilerin yapacakları GES yatırımlarına ruhsat almalarının önündeki sorunlar çözülmelidir; İşletmelerin ölçeklerini büyütmelerini sağlayacak yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalı, katma değerli üretim için ölçek büyütülmelidir; Çevrim içi kanallardan çevre ülkelere satış yapılabilmesi için mikro ihracat ve KDV iade süreçleri kolaylaştırılmalı; gümrükleme, nakliye maliyetlerini düşürecek düzenlemeler yapılmalıdır; EYT ile kaybedilen tecrübe ve bilgiye sahip iş gücünün işletmelere dönüşünü sağlayacak destekler verilmeli, kayıt dışılığı önlemek için emekli çalışanlardan SGK primi alınmamalıdır; kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için eşi sosyal güvenlik sistemine dahil olan ve çalışma hayatında olmayan kadınların SGK primleri 3 yıl boyunca alınmamalıdır; kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için yerel yönetimlerin ve bakanlıkların her semte, mahalleye kreş yatırımlarını ihtiyaca uygun şekilde yapması sağlanmalıdır. Bunlara ilave olarak kısa çalışma ödeneğinin devreye alınması ve ham madde ithalatına getirilen vergilerin kaldırılması da istihdamı korumak için önem taşımaktadır."