Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos Cuma günü okunan hutbesinde kız çocuklarına mirastan, erkeklerin aldığı payın yarısına razı olunması çağrısına tepki gösterdi.
TKDF’den yapılan yazılı açıklamada, söz konusu hutbenin kadınların medeni kanunla kazanılmış haklarını tartışmaya açma girişimi olduğu savunuldu. Açıklama şu şekilde:
“Adalet, yalnızca seçilen alanlarda değil; yaşamın her alanında, herkes için eşit ve tarafsız olarak savunulmalıdır”
"15 Ağustos Cuma günü belirlenen hutbe ile Diyanet İşleri Başkanlığı, miras paylaşımında 'ilahi adalet' söylemiyle kadınların medeni kanunla kazanılmış haklarını tartışmaya açmaya çalışarak toplumun bu konudaki tepkisini ölçmekte ve aynı anda bir yangın alanına dönen gündemden uzaklaştırma çalışmasını yapmaktadır. Bu stratejiyi artık çok iyi biliyoruz. Kazanılmış hakların kadınlara neler sağladığını hepimiz biliyor ve bundan vazgeçmeyeceğimizi de her zaman dile getiriyoruz. Diyanet’in görevi, insan haklarının, eşitliğin ve adaletin savunucusu olmaktır. Dini değerleri kullanarak kadınların kazanılmış medeni haklarını hedef almak değildir. Bu nedenle herkes işine baksın. Görev sorumluluğunun dışına çıkmak yerine görevini yapsın.
Ülkemizde her gün kadınlar öldürülüyor, çocuklar çoklu cinsel saldırılara uğruyor. Şiddet mağdurları adalet önünde yalnız bırakılırken, eşitsizlik, adaletsizlik, ilkesizlik, liyakatsizlik konularında ses yükseltmeyen Diyanet, sadece kadınlar üzerinden toplumu terbiye etmeye çalışıyor.
Bu çelişki, sadece toplumsal vicdana değil, hukukun üstünlüğü ilkesine de aykırıdır. Miras hakkına dair dini söylemleri gündeme taşırken, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, cinsel şiddet vakaları karşısında derin bir sessizliğe bürünmek, toplumun en kırılgan kesimlerini korumak yerine onların haklarını budamaktır. Adalet, yalnızca seçilen alanlarda değil; yaşamın her alanında, herkes için eşit ve tarafsız olarak savunulmalıdır.
Kadınların yaşam hakkı, çocukların korunma hakkı, uluslararası sözleşmelerle ve Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bizler, kadınların yaşam hakkı için, çocukların güvenliği için ve şiddetsiz bir toplum için verilen mücadeleyi zayıflatacak her söylemin karşısında duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Unutulmasın; ilahi adalet, kul hakkını korumakla başlar. Kul hakkı ise önce yaşam hakkıdır. Kadınların kazanılmış haklarına dokunarak korku salacağını düşünenleri bir kez daha muhatap almayacağız. Yaşam hakkı ihlal edilmişler için susanların, söz söyleme hakları yoktur. Adalet, seçici suskunlukla sağlanmaz!"