CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına tepki göstererek, "Erdoğan eğer hırsızlık yapan ırak olacaksa, senin bu ülkeden ırak olman lazım. Utanmadan, sıkılmadan bugün çıkmış Cumhuriyet Halk Partisi'ne baklava kutularından bahsediyor. Ben, baklava kutusunu gördüm, derhal harekete geçtim. İki tane müfettiş görevlendirdim. Taviz yok dedim. Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun serbest bırakılması amacıyla başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi" serisi kapsamında Sancaktepe ilçesinde Sarıgazi Demokrasi Caddesi'nde gerçekleştirdiği mitingde konuştu. Özel, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın Silivri'de, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in Antalya'da cezaevinde, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'nin ev hapsinde olduğunu hatırlatarak, "Hepsinin tek günahı var. AK Parti'yi yenmek, Tayyip Erdoğan'ı yenmek. Erdoğan şunu bilsin ki biz Ekrem Başkan'la Erdoğan'ı 4 kez yendik, hiç yenilmedik. Biz iki seçimdir Erdoğan'ın adaylarını teker teker yeniyoruz. 23 yıldır seçim kaybetmedim diyen Erdoğan, artık yenilmez değil. Onu 31 Mart'ta yendik ve ikinci parti yaptık. Bütün anketlerde CHP, Türkiye'nin birinci partisi. Beylikdüzü'nde bir kez, İstanbul'da üç kez Ekrem İmamoğlu, Erdoğan'ı, Erdoğan'ın adaylarını yendi. Ama Erdoğan, Ekrem Başkanı bir kere bile yenemedi. Bir yenilmez varsa Ekrem Başkan'dır. Onun için korkuyor, korksun. Geleceğiz, yine yeneceğiz. Biz kazanacağız" ifadesini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
"Gün gelecek o bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan'da yargılayacağız"
"Arkadaşlarımıza her türlü iftirayı attıranlar, bir suç örgütü lideri diye tanımladıkları Aziz İhsan Aktaş belediyelerimize iftirada bulundu. İtirafçı dedikleri iftiracı şimdi evinde, yazlığında keyif çatıyor. Güya suç örgütü lideri. O dışarıda, iftira attıkları içeride. 388 ihale almış, 300'ünü AKP'lilerden, 88'ini bizden almış. Oysa Belediyelerin yüzde 65'i bizde ama ihalelerin yüzde 77'sini AK Parti'den almış. Erdoğan eğer hırsızlık yapan ırak olacaksa, senin bu ülkeden ırak olman lazım. Utanmadan, sıkılmadan bugün çıkmış Cumhuriyet Halk Partisi'ne baklava kutularından bahsediyor. Ben, baklava kutusunu gördüm, derhal harekete geçtim. İki tane müfettiş görevlendirdim. Taviz yok dedim. Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. Ayakkabı kutusuna 17/25 Aralık'ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularından para çıkarken, senin arkadaşların bunları Yüce Divan'a yollayalım derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onu Yüce Divan'a yollamayan, yollamak isteyen Başbakanın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin. Ayakkabı kutusuyla bu devleti rezil eden, bu milleti soyan sensin Erdoğan. Buradan büyük öz güvenle söylüyorum. Hırsızlık yapan, rüşvet alan, devleti zarara uğratan kim varsa Cumhuriyet Halk Partisi'nde yeri yoktur. Ama senin iftiracılarına kurban edeceğimiz, feda edeceğimiz bir tane de arkadaşımız yoktur, bunu böyle bil. Eğer yanlış yapan varsa cezasını çekecek. Ama, hırsızına sahip çıkan, ayakkabı kutularına sahip çıkan, 'babacağım, babacağım paraları sıfırlayamadım' diyen oğluna fırça atan seni unutmadı bu millet. Gün gelecek o defterleri açacağız, o bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan'da yargılayacağız. And olsun.
"AK Parti'nin yoksulunun da işsizinin de çaresi olacağız"
Buradan Sancaktepe'deki AK Partililere, MHP'lilere sesleniyorum. Bizim geçmişte AK Parti'ye oy vermiş olanlarla, geçmişte AK Parti'ye üye olmuş olanlarla hiçbir derdimiz yok. Onlar gün gelip de bu kötü yönetimi görüp, onlardan cayıp gelip nasıl Sancaktepe'de Alper Başkan'ı yüzde 50 ile seçtiler, nasıl Ekrem Başkana oy veren dünya kadar AK Partili, MHP'li var. AK Partilinin yoksulunun da işsizinin de çaresi olacağız. Madem ki bu cumhuriyeti birlikte kurduk, bir kez daha bu ülkeyi birlikte kurtaracağız. Geçmişteki üyelikten, oydan kimse korkmasın. Sadece hırsızlar, arsızlar, namussuzlar korksun. Onlardan hesap soracağız. Millet ile hiçbir derdimiz yoktur."
"Bakalım cumhuriyet ünvanını hak eden ilk savcı kim olacak"
Özel, "1923 kanlı darbedir" diyen eski AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı'nın paylaşımını anımsatarak, "81 il başkanımız, tüm milletvekillerimiz bunun hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyorlar. Bakalım ünvanındaki cumhuriyeti hak eden ilk savcı kim olacak. Bütün Türkiye görecek. Yeliz kod adlı meczup Cumhuriyete kanlı darbe demiş, adında cumhuriyet taşıyan cumhuriyet savcıları, adınızı hak edin, Atatürk'ün size verdiği değeri hak edin, bu milletin size verdiği maaşı hak edin. Ahmet Hamdi Çamlı'ya haddini bildirmeyen, onu partiden ihraç etmeyen, disipline sevk etmeyen Tayyip Erdoğan'a ve adını bile anmadan 'cumhuriyet gözbebeğimiz' diyen Ömer Çelik'e sesleniyorum: Mış gibi yaparak, bu adamın bu terbiyesizliğine susarak, yüzde 99'u Atatürk sevgisiyle dolu bu millete, 'Gerçek görüşümüz odur, hepimiz Yeliziz, aslında biz Atatürk'ün sevdalısı değil, onun gibi birisinin dostlarıyız' diyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize" ifadesini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
"Tüm televizyonlara frekans tahsis edin"
"Bir ülke düşünün 15,5 milyon kişinin aday gösterdiği Cumhurbaşkanı adayını seçildiği gün Silivri’ye koyacaksınız. Yetmeyecek evladıyla, babasıyla uğraşacaksınız. Bütün arkadaşlarını, çevresini toplayacaksınız. Pırıl pırıl belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini, bürokratları sırf İstanbul Büyükşehir’in ve o ilçelerin kolunu kanadını kırmak için iftiralarla hapse atacaksınız. Yetmeyecek, özel kalem müdürlerine gideceksiniz. Yetmeyecek, bu sabah 10 suçsuz günahsız makam şoförünü alacaksınız, onları zulme tabi tutacaksınız. Ondan sonra dönüp, ‘Hadi hepimiz aynı gemideyiz birlikte olalım. Türkiye’yi güçlü tutalım’ diyeceksiniz. Biz Türkiye’nin güçlü olması için elbette terörsüz Türkiye’ye de destek veriyoruz. Ancak 3T’nin altını çiziyoruz. Terörsüz Türkiye, tamam ama yetmez. Terörsüz ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Tutuksuz yargılanma istiyoruz. TRT’den canlı yayın istiyoruz. Biz bunu aylardır söyledik. Nihayet dün Sayın Bahçeli yargılamanın uzadığını, iddianamenin tavsadığını ve canlı yayını kendilerinin de kabul ettiğini söyledi. Bugün de Erdoğan ‘İyi söylemiş’ demiş. O zaman hodri meydan. Kanun teklifimizi 9 Mayıs’ta vermiştik. Öyle ‘TRT’den verelim’ demekle olmaz. TRT’nin duruşmayı bir kanaldan baştan sona, eksiksiz, savcıyı ne kadar veriyorsa savunmayı da tam vererek, savunmaları arkadaşlarımızın ağzından canlı yayınlayarak ve canlı yayın yapmak isteyen tüm televizyonlara frekans tahsis ederek bu duruşmaların tam, eksiksiz ve şeffaf olarak yayınlanmasını istiyoruz. Çünkü ben belediye başkanlarıma, arkadaşlarıma güveniyorum. Erdoğan sen savcına güveniyorsan, çık karşıma, millet versin kararı.
"Ekrem Başkanın vesikalık fotoğrafına yenileceksin"
Bugün Erdoğan konuşmuş. Demiş ki ‘Yüzde 52 oyla geldim, üç yıl daha gitmem.’ Aslında birinci turu geçemedi, ikinci turda geçerli oyların yüzde 52’sini aldı, seçildi. Ama ‘Üç yıl daha gitmem’ diyor. Millet ‘Git’ diyor, bu ‘koltuğa yapıştım, gitmem’ diyor. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen yüzde 52 değilsin, sen yüzde 29’sun. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. 29’la orada oturamazsın. Ey Erdoğan bak, ‘Üç kere kazandım’ dediğin Sancaktepe inim inim inliyor, ‘Tayyip istifa’ diye. Senin arkanda artık Sancaktepe yok. İstanbul yok. Anadolu yok. Senin arkanda artık kimse yok. Ama bu millet istiklalinin, istikbalinin peşinde, Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte. Senin arkanda üç savcı, üç hakim, üç gizli tanık, bolca iftiracı var. Onlara güvenip orada oturamazsın. 2 Kasım Pazar günü o sandığı getir, adayımızı bırak. Ama korkuyorsun, resimlerini indirtiyorsun, afişlerini indirtiyorsun, seslerini metrodan kesiyorsun. Ama sana iddia ediyorum. Ekrem Başkan içeride olsa da dışarıda olsa da, onu içeride tutsan bile, getir sandığı 2 Kasım’da, Ekrem Başkan’ın vesikalık fotoğrafına yenileceksin.
"Sandıktan kaçamazsın"
Madem ki patron millet, madem ki her şeyin başı sonu milletten alınacak oydur. Madem ki demokrasi budur. Bizden, milletten, seçmenden, sandıktan kaçamazsın. Sen bir şey söyledin, biz bir şey söyledik. Sen gaza bastın, biz gaza bastık. Sen durmadın, biz durmadık. Artık bu ülkeyi uçurumdan aşağıya yuvarlamaya hakkın yok. Dur. Felaketi durdur. Kararı millet versin. Hodri meydan. Bu vakitten sonra yeni tutuklamalar, yeni operasyonlar, uzayan yargılamalar; milleti daha fakir yapmaktan, Türkiye’yi dünyadan koparmaktan, bu ülkeyi bir felakete sürüklemekten başka bir işe asla yaramaz. 2 Kasım için açıkça çağrıda bulunuyoruz. 2 Kasım’da yapılacak bir seçim için kolları sıvamaya, iktidara yürümeye, seçimden kaçarlarsa kampanyayı sürdürmeye, gerekirse ülke tarihinin en uzun, en kararlı, en inatçı seçim kampanyasını yürütmeye var mısınız?"