CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manavgat Belediyesi'ndeki operasyona ilişkin basına yansıyan görüntüleri kastederek, "Görüntüleri gördüm, kaynar sular başımdan döküldü. Bir yerde yolsuzluk, hırsızlık varsa karşısında en başta bizim durmamız lazım. Biz temiz, namuslu siyaseti savunan bir partiyiz. Bir tane çürük elmanın bütün sepeti berbat etmesine izin veremeyiz. Hırsızlık varsa sonuna kadar karşısındayız" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV'de katıldığı programda 2 Kasım Pazar gününe yaptığı seçim çağrısına ilişkin olarak, "9 Kasım olabilirdi, ertesi gün sevinilecek bir gün değil 10 Kasım olduğu için. Çok kış olmadan yapılsın istiyoruz. Erdoğan'ın seçilmesinin iki buçuğuncu yılıdır kasım ayı. İki buçuk yıldır yapıyor, iki buçuk yıl daha yapmaya hakkı var. Eğer Meclis 360 kişiyle toplanıp da seçimleri yenilemezse, iki buçuk yıl daha duracak. Biz diyoruz ki bıçak kemiğe dayanmış, gel seçimleri yenileyelim, kararı millet versin. Toplumun tüm kesimleri yoksulluktan şikayet ediyor. Korkmuyorsan gel kararı millet versin diyoruz. 31 Mart'ta kaybetti, kötü adaylara bağladı. 31 Mart'tan sonra hemen her ay CHP birinci parti. Madem birinci partisin, gel seçime. Gelecek sene Nisan'a karar alırsa ona da itiraz etmeyiz. Biz erken seçimi istiyoruz, erken seçimi zorlamak için ne imkan varsa zorlayacağız" ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:
"Bir çürük elmanın bütün sepeti berbat etmesine izin vermeyiz"
"Manavgat aslında turnusol kağıdı. Görüntüleri gördüm, kaynar sular başımdan döküldü. O görüntüler montaj falan çıkarsa arkadaşın arkasında dururuz. O görüntüler gerçekse Allah onun bin kere cezasını versin. Bu parti, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, tarihin en kritik seçimlerinden bir tanesine giderken, bütün belediyeleri kazanmış ve belediyeleri iyi yönetirsek bize ülkenin anahtarını verecekler, bu dönemde böyle bir işe kalkışıp da kendisinin, ailesinin namusunu düşünmeyip de partinin geleceğiyle oynayacak bir hareket yapan birini affetmek mümkün değil. İki muhakkik görevlendirdim. Birtakım bilgiler var, iç açıcı değil ama çok erken bir şey söylemek doğru değil. Para alma iddiası var gibi duruyor. Öyle bir şey olduysa, CHP ile bir saniye ilgisini bırakmayız. Bir yerde yolsuzluk, hırsızlık varsa karşısında en başta bizim durmamız lazım. Biz temiz, namuslu siyaseti savunan bir partiyiz. Biz bu işlerden uzak dururuz. Belediye başkanlarımızın çok büyük bir kısmının bu konuda son derece titiz olduğunu da görüyorum. Bir tane çürük elmanın bütün sepeti berbat etmesine izin veremeyiz. Senin hırsızın kötüdür, benim hırsızım iyidir diyecek bir parti değiliz. Hırsızlık varsa sonuna kadar karşısındayız. İmamoğlu'na atılan iftiranın tarihin en büyük kara çalması olduğunu bildiğimiz için onun namusuna kefil oluyoruz, arkasında duruyoruz.
"Sokağa çağrı yapacaksam o günü ben bilirim"
AK Parti'nin siyaseti muhalefete alan tarif etme üzerine... Tarzı siyasetimizde AK Parti'nin bize tarif ettiği alan içinde kalmak yok. Onların sıkıştırdığı yerde ben siyaset yapmam, yapamam. 19 Mart gecesi sokaksa sokak dedim. 115 bin kişi geldi tarihi yarımadaya. Bir sonraki gece daha çok, daha çok en son 1 milyon 200 bin kişi geldi. Mısır'da iki ayrı meydan vardı. Bir meydanda rejim aleyhtarları, bir meydanda onları protesto edenler. Tayyip Erdoğan şimdi darbeyi yapan Sisi ile beraber. Mursi'ye darbe yapan Sisi ile beraber oldun mu olmadın mı. Bana martaval okuyorlar. 19 Mart'ta lüzum gördüm sokağa çağırdım. Sokağa çağrı yapacaksam, o günü ben bilirim. Senin beslediğin, semirttiğin FETÖ'cüler sana darbe yapıyordu, Özgür Özel sana ilk sahip çıkan oldu. Tayyip Erdoğan'a darbe yapacak yapı yine karşısında ilk beni bulur. Ben darbe fikrinin adamı değilim, demokrasi fikrinin adamıyım. Onların bana gösterdiği alana mahkum kalmayacağım. Sokak çağrısı gerektiğinde yapılır, 19 Mart'ta yaptım, sonuç aldım. İcap ederse yine yaparım. Yapıp yapmayacağıma ben karar veririm. Diyalog geliştirmek istiyorsan bu başka bir şey. Gittikleri yolun yol olmadığını anlayıp demokrasi zeminine döneceklerse...
"İzmir'de en çok mağdurlara hak veriyorum"
Bu işin başlangıcı Cemil Bey'in suç duyurusu falan değil. 2023 yılının Temmuz ayında başlayan bir soruşturma var. İzmir Belediyesinin iç denetçi raporu var. Sayıştay denetim yapmış, iç denetçi görevlendirin denmiş. İç denetçinin raporunu başkanlık onayına sunmadan Sayıştay istemiş. O rapor daha sonra Cumhuriyet Savcılığı'na gitmiş. Mevzunun kendisi esas şu: İzmir'de bir kentsel dönüşüm meselemiz var. Kentsel dönüşüm konusunda İzmir'e neler yapıyor, biliyorsunuz. O dönemde haklı olarak hem genel başkanımız hem parti yönetimimiz İzmir'deki kentsel dönüşümde mesafe almamızı istiyor. Kaynak bulunamıyor. Çok iyi niyetli yönlendirmelerle bir kooperatif modeli üzerinden kentsel dönüşüme kalkışıyorlar. Sonradan bu hatalar nasıl yapıldı diye bakınca da, 1 milyon 200 bin TL maliyeti olan bir inşaata 600 bin TL'ye daire teklif ediliyor. 5-6 kooperatif var bu işlerle ilgili. Bu işler biraz yavaş gidiyor. Bu süreç içerisinde inşaat maliyetlerinin bir anda fırladığı dönem yaşanıyor. 1 milyona mal olacak şeyin maliyeti 5 milyona çıkıyor. Bu sefer bir başka kooperatif var. Burada toplanan parayla öbürünü bitirmeye kalkınca, bu Kooperatifçilik Kanunu'na göre suç. Bu arkadaşlar milletin parasını alıp da yemiş değil. Sen para veriyorsun, para başka yere gidiyor ya, adam dolandırıldım diyor. Mutlaka kötü yönetim vardır, hata vardır. Yolsuzluk varsa ortaya çıksın. Bu iş iki yıldır, üç yıldır İzmir'de kaynıyordu. Ben Tunç Soyer'in bırakın yolsuzluk yapmak, bile isteye bir insanın zarara uğramasını... Öyle biri değil Tunç Bey. Kötü yönetim, başarısızlık, bazen beceriksizlik, bazen talihsizlik... En çok mağdurlara hak veriyorum. O arkadaşların mağduriyetlerini çözmemiz lazım. Bu insanların zorunu çözmemiz lazım.
"Türkiye'de muhalefetin bir eşiği aştığını gösteriyor"
Başımıza nahoş bir durum geldi. Pazar günü sabahleyin Zafer Partisi, öğleden sonra DEM Partisi geldi CHP'ye. Bu, önemli bir iş. Biz mitinglerde de hem Zafer Partisi'nin sayın Genel Başkanının hukukuna sahip çıkarken, Sayın Demirtaş'ın ve Sayın Yüksekdağ'ın hukukuna sahip çıktık. Orada, çok sert siyasi rekabet, uzlaşmaz karşıtlıklar olsa bile, muhalefetin birbiriyle uğraşmak yerine kendisine bunu yapanlara karşı kendini savunması önemli. Pazar günü bize her iki partinin de geliyor olması, muhalefette kurulan ilişkilerin samimi olduğunu gösteriyor. Türkiye'de muhalefetin bir eşiği aştığını gösteriyor.
"Silah bırakma töreninde büyük ihtimalle olmayacağız"
100 yıl sonra bu meseleyi aşıp, Türkiye'de terör sorunundan kurtulur, Kürt'ü Türk'ü kolkola bir fırsatı değerlendirirse, 21'inci yüzyılın ikinci çeyreği başlıyor. Yapay zekası, bilmem nesi, bu tren kaçtı mı bir daha yakalanmayacak. Buradan sonra bu üç yılı, beş yılı kaçırırsak, bundan sonra bir daha şöyle olacak: Dünyayı yöneten ülkeler ve yönetilen, onlara hizmet eden ülkeler. 3'üncü sınıf bir ülke, dünyayı yöneten ülkelere hizmet üreten, gıda üreten, penye üreten gariban ülkeler arasında kalabiliriz. Bu fırsatı değerlendirirsek zaten AB, CHP'nin vizyonuna destek veriyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni AB'ye tam üye yapıp, kaçırdıklarımızı yaparsak, hepimizin çocuğunun geleceği kurtulur. Ben buradan heyecan duyuyorum. Keşke Meclis Komisyonu oluşmuş olsa, komisyon da silah bırakma törenine gözlemci heyet yollardı, iyi olurdu. Partilere davetler yapılıyor, bize DEM'den geldi. Devletin organizasyonun içinde olması ve net olarak bütün partilerle konuşuyor olması gerekiyor. O süreçte büyük ihtimalle biz orada olmayacağız ama bu süreci desteklemeyeceğimiz anlamına gelmez. O tören neye gebe bilemiyorsun. Meclis Komisyonu oluşsaydı, iyi olurdu. Süreci baltalamayız, silah bırakılmasını destekliyoruz. Sürecin karşısında değiliz.
"Türkiye'nin yarınlarında bu yorgun iktidar yok"
CHP, birlik ve beraberlik içinde tarihin partinin kurumsal kimliğine yapılmış en büyük saldırısına karşı dimdik ayakta duruyor, bu darbeyi püskürtmeye kararlıyız. Türkiye'nin yarınlarında bu yorgun iktidar, yaşlı iktidar yok. Gençlerin geleceğinin önünü açacak, Türkiye'yi AB'nin bir üyesi yapacak, vizesiz ve yasaksız Türkiye'yi gençlere kazandıracak CHP var."