Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, birçok başka insanın tutuklanması, öğrencilerin protestolardan sonra tutuklanıp 2,5-3 ay hapiste kalması, bunlar iyi değil. AB’nin kendi demokratik zorlukları var. Ama tüm üye devletler ve aday ülkeler, Kopenhag kriterlerine gönüllü olarak bağlı” dedi. Ossowski, model bir ülke olmamasına rağmen Venezuela’nın ve uyuşturucu sorunlarıyla boğuşan Kolombiya’nın, AB ve Schengen ülkeleriyle vizesiz seyahat hakkına sahip olduğunu belirterek, “Stratejik bir ortak, çok önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin vizesiz seyahati nasıl olmaz?” diye konuştu.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, AB Türkiye Delegasyonu’nun Brüksel programı kapsamında, aralarında ANKA Haber Ajansı’nın da bulunduğu Türkiye ve Brüksel’deki gazetecilerle Brüksel’de bir araya geldi.
“İçim buruk ayrılıyorum”
Almanya hükümetince, AB’ye Almanya’nın Büyükelçisi olarak atanması nedeniyle temmuz ayında AB Türkiye Delegasyonu Başkanlığı görevinden ayrılacak olan Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, Türkiye’den içinin buruk ayrıldığını belirtti. Ossowski, “Üzgünüm, çünkü ailem ve ben Türkiye’yi gerçekten çok seviyoruz. Türkiye güzel bir ülke. Harika bir millet, harika insanlar. Gerçekten keyif aldığım, eşimin de keyif aldığı şey, Türkiye’deki misafirperverlik, insanların sıcaklığı, dostluğu ve size gösterilen saygı" dedi.
"Türkiye’yi çok seviyoruz”
Yeni görevi için "Reddemeyeceğim bir teklifti" diyen Ossowski, "Mevcut durumda, Brüksel’deki AB Büyükelçisi pozisyonu, şu anda diplomatik hizmetimizdeki en üst pozisyon. Bunu beklemiyordum, bunu talep etmedim" ifadelerini kullandı.
Büyükelçi Ossowski, Türkiye'deki görevinden hemen ayrılamayacağını, AB Komisyonu Üyesi Maros Sefcovic’in ticaret ile ilgili Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı için, AB Komisyonu Üyesi Magnus Brunner’ın da göç ile ilgili Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı için Türkiye'ye geleceğini, genişlemeden Sorumlu Komiser Marta Kos’un ziyareti için de çalıştıklarını anlattı. Ossowski, "Türkiye’den içim buruk ayrılıyorum. Diplomat olarak daha önce Afganistan, Filipinler, Ruanda, İsrail’de yaşadım. Ama Türkiye, eşimin, benim ve çocuklarımızın kalbini fethetti. Bu ülkede kendimizi çok hoş karşılanmış hissettik ve Türkiye’yi çok seviyoruz" diye konuştu.
"AB’de, güçlü Türkiye-AB ilişkileri için iyi bir savunucu olmak istiyorum”
Türkiye’nin büyük potansiyelini, harika insanlarını gördüğünü söyleyen Ossowski, "Şimdi AB’de güçlü Türkiye-AB ilişkileri için iyi bir savunucu olmak istiyorum. Belki de erken ayrılmamın iyi tarafı budur" değerlendirmesini yaptı. Türkiye’deki görevine, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı’na katılımından hemen sonra başladığını, Türkiye-AB ilişkilerini yeniden başlatmaya karar verdiklerini kaydeden Ossowski, şunları söyledi:
"Türk ortaklarımıza en baştan çok net bir şekilde söyledik, tango yapmak için iki kişi gerekir, bunu tek başımıza yapamayız, birlikte yapmalıyız. Yıllar süren durağanlıktan sonra bir şey sunuyoruz. Biliyorsunuz, yıllarca AB ile Türkiye ilişkileri ilerlemedi. Bunun birçok nedeni vardı. Türk gemilerinin Doğu Akdeniz’deki petrol ve gaz için keşif faaliyetleri gibi nedenler. Ayrıca Türkiye’deki gelişmeler ve Osman Kavala gibi insanların tutuklanmasıyla da ilgiliydi; kendisi, Avrupa Konseyi’nin Türk adalet sisteminden serbest bırakılmasını istediği halde hala hapiste."
“Vize serbestisi sürecini yeniden başlatmalıyız”
Vize serbestisi müzakerelerinin yeniden başlaması için teşvikte bulunduğunu söyleyen Ossowski, bu konuda bir tıkanıklık olduğunu dile getirdi. Ossowski, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin Çin’den sonra en yüksek Schengen vizesi alan ülke olduğunu duyuyorsunuz. Ancak mevcut durum sürdürülebilir değil. Konsolosluklar Türklerin vize talepleriyle dolup taşıyor. İnsanlar bazen bir yıl beklemek zorunda kalıyor. Bu sürdürülebilir değil. Bu, Türkiye ile kurmak istediğimiz stratejik ilişkilerde kabul edilebilir değil. Bu hepimiz için utanç verici. Bu yüzden vize serbestisi sürecini yeniden başlatmalıyız. Türk hükümetine çok dürüst bir teklif sunduk. Lütfen görüşmeleri yeniden başlatalım. Türkiye, 72 ölçütten 66’sını yerine getirdi. Kalan son altı ölçüt üzerinde çalışalım. Çünkü bildiğiniz gibi Türkiye, vizesiz seyahat hakkı olmayan tek AB aday ülkesi. Kosova bile, resmi bir aday ülke olmamasına rağmen buna sahip. Kosova vatandaşları AB’ye vizesiz seyahat edebilirken Türkler neden edemiyor?”
Büyükelçi Ossowski, Gürcistan’ın da vizesiz seyahat imkanı olduğunu belirterek, "Daha kötüsü, Venezuela, kesinlikle bu dünyada model bir ülke değil, AB ve Schengen ülkeleriyle vizesiz seyahat hakkına sahip. Kolombiya, hala uyuşturucu sorunlarıyla boğuşan bir ülke, AB ile vizesiz seyahat hakkına sahip. Stratejik bir ortak, çok önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin vizesiz seyahati nasıl olmaz? Bu acilen çözülmesi gereken bir durum. Ama bunun için her iki tarafta da siyasi irade gerekiyor. Bizim tarafımızda ve Türk tarafında. Şimdi bu teklifi yeniledik. Kalan ölçütler üzerinde çalışalım. Şu anki durum sürdürülebilir değil. AB ile Türkiye arasında vizesiz seyahat gerekiyor. Tabii ki biz vizesiz gidiyoruz, ama Türkler de bunu yapabilmeli" ifadelerini kullandı.
"Vize serbestisi konusundaki sorunun hem teknik hem de demokratik boyutu var"
Vize serbestisi konusunda sorunun hem teknik hem de demokratik boyutu olduğunu vurgulayan Ossowski, “Kriterler, Schengen devletlerinin demokratik ilkeler, hukuk devleti ve özellikle Kopenhag kriterleri gibi belirli standartların karşılandığından emin olmasıyla ilgili” dedi.
Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna ihtiyaç olduğunu dile getiren Ossowski, modernizasyonun, ekonomik ilişkilerde hukukun üstünlüğünü güçlendirmeye yardımcı olacağını söyledi. Ossowski, “AB Komiseri Sefcovic temmuzda geliyor. Mevcut Gümrük Birliği’nde daha fazla ticaret engelini kaldıracağız. Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna girişmek için bir basamak oluşturacağımızı düşünüyorum. Bu konuda da oldukça iyimserim. Ama burada da Türk tarafında biraz bağlılık gerekecek. Tango yapmak için iki kişi gerekir. Sadece bekleyip bize, ‘AB, nihayet son yıllarda yanlış yaptığınızı anladınız mı’ demeleri gibi. Hayır, kimin yanlış yaptığını sormakla ilgili değil” diye konuştu.
“Öğrencileri tutuklayıp 3 ay boyunca hakim karşısına çıkarmadan hapiste tutmak doğru değil”
Ossowski, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin yeniden angajman gündemini etkilediğini söyleyerek, "Belediye Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanması, birçok başka insanın tutuklanması, öğrencilerin gösteri yaptıktan sonra tutuklanıp 2,5-3 ay hapiste kalması, bunlar iyi değil. AB’nin kendi demokratik zorlukları var. Ama tüm üye devletler ve aday ülkeler, Kopenhag Kriterleri'ne gönüllü olarak bağlı. Bu yüzden üye devletlerden ve aday ülkelerden kendi taahhütlerine bağlı kalmalarını bekliyoruz" dedi.
Öğrencilerin gözaltına alınmasına ilişkin Ossowski, “Modern ve demokratik bir toplumda siyasi özgürlükler, dernek kurma özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, fikir özgürlüğü gibi belirli gereksinimlerin olduğunu söylüyoruz. Öğrencileri tutuklayıp 3 ay boyunca bir hakim karşısına çıkarmadan hapiste tutmak ve sınavlarını kaçırmalarına, profesyonel ve kişisel hayatlarında kalıcı bir iz bırakmalarına neden olmak doğru değil. Bir aday ülkeden başka bir şey bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
İran-İsrail arasındaki çatışmalar
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, Orta Doğu’daki gelişmelere değinerek, “Türkiye’nin de İran’ın nükleer silah edinmesinde bir çıkarı olmadığını düşünüyorum. Bu, bölgedeki güç dengesini de ciddi şekilde bozardı. Belki de bir silahlanma yarışına yol açardı, çünkü İran’ın bombası varsa, Türkiye neden olmasın? Bu yüzden İsrail’i şu anda neyin motive ettiğini de anlamalıyız” dedi.
Uluslararası yatırımcıların, yargının bağımsız olmadığına inandıkları için Türkiye’ye yatırım yapmaktan çekinmesi halinde daha az yatırım olacağını söyleyen Büyükelçi, “Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’nin çok fazla yatırıma ihtiyacı var. Bu yüzden her zaman dile getiriyoruz, Türkiye’nin kendi çıkarına, uluslararası ortakları, yatırımcıları, şirketleri ikna etmesi için hukukun üstünlüğüne, demokratik ilkelere ve değerlere bağlı kalması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Ossowski, Türkiye’nin, başta Suriyeliler olmak üzere, mültecilerin Türkiye’de yaşamasına izin verip, insani bir şekilde ihtiyaçlarını karşıladığını belirterek, “Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü desteklemek için de Türkiye’yi destekliyoruz. Ama Türkiye de biz de tüm geri dönüşlerin güvenli, onurlu ve gönüllü olması gerektiğini söylüyoruz. Türkiye buna çok net bir şekilde bağlı kalıyor ve bize de 'umarız siz de buna bağlı kalırsınız' diyor. Kimseyi zorla geri göndermemek, gönüllü olarak geri dönmelerini sağlamak gerekiyor. Burada da Türkiye örnek bir iş yapıyor" değerlendirmesini yaptı.
“İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra Türk ekonomisinin ne kadar stres altına girdiğini gördünüz”
Türkiye’de enflasyonun insanların birikimlerini yok ettiğini, orta sınıfın birikimlerinin çoğunu kaybettiğini ve emeklilik için bankada para biriktiren insanların bu parayı kaybetmesine yol açmasını görmenin üzücü olduğunu söyleyen Ossowski, "Tabii ki Türk hükümetinin bazı yanlış seçimleri oldu. Şunu söylemeliyim, birkaç kez Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek ile görüştüm, o gerçekten Türkiye için doğru olanı yapmak istiyor. Ama İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra Türk ekonomisinin ne kadar stres altına girdiğini de gördünüz. Birdenbire Türk lirası değer kaybetti, hükümet lirayı stabilize etmek için çok miktarda lira satın almak ve döviz rezervlerini satmak zorunda kaldı" ifadelerini kullandı.
“Türk girişimciler risk alıcılar, bu takdire şayan”
Türk şirketlerinin fırsatları değerlendirmek konusunda oldukça iyi olduğunu dile getiren Büyükelçi Ossowski, “Afganistan’da görev yaptığımda, 2 yıl orada kalkınma çalışmalarında bulundum. Okullar inşa ettik, polis karakolları kurduk, köprüleri rehabilite ettik, hatta dini okulları yeniledik. Ve bunları hangi şirketlerle yaptık? Türk şirketleriyle. Çünkü Türk şirketleri her yerde. Türk girişimciler risk alıcılar. Afrika, Orta Asya, Afganistan’da şimdi de Ukrayna’da zor yerlere gitmekten çekinmiyorlar. Ekonomik bir fırsat gördükleri için gidiyorlar ve çatışma durumlarından çok endişelenmiyorlar. Bu çok takdire şayan" şeklinde konuştu.
“Kimse İran’ı Hamas’ı ya da Lübnan’daki Hizbullah’ı silahlandırmaya zorlamadı”
Gazze’den gelen görüntüler, insanların çektiği acı karşısında öfkelenildiğini belirten Ossowski, "Bu insanlık dışı ve bu olmamalı” dedi. Gazze’de yaşananların hiçbir bahanesi olmadığını vurgulayan Ossowski, “Günün sonunda, şunu da kabul etmeliyiz ki, İsrail için Hamas ve İran söz konusu olduğunda, bu her zaman varoluşsal bir mesele. Komşunuz sürekli, ‘Seni yok etmek istiyoruz’ diyor. Hamas gibi bir komşunuz var, bu bir terör örgütü ve sizi yok etmek istiyor. 7 Ekim’de olanları küçümsememeliyiz. Kimse İran’ı Hamas’ı ya da Lübnan’daki Hizbullah’ı silahlandırmaya zorlamadı ya da sürekli İsrail’i yok etmek istediklerini söylemeye zorlamadı" dedi.
“İran kesinlikle nükleer silaha sahip olmamalı”
Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, İran’ın nükleer silah sahibi olmasının kabul edilemez olduğuna da dikkat çekerek, “Hepimiz nükleer silahların kontrol altında tutulması gerektiğine inanıyoruz. Dünyada birkaç nükleer güç var. Ama bazı ülkeler asla nükleer silah peşinde koşmaz. Kendi ülkem Almanya, asla nükleer silah istemez. Hepimizin, nükleer silahların daha fazla ülkeye yayılmaması için güçlü bir çıkarımız var. Kuzey Kore’nin muhtemelen nükleer silaha sahip olması bile endişe verici. Bu, dünya barışı ve istikrarı için yardımcı değil. Bu yüzden İran kesinlikle nükleer silaha sahip olmamalı” diye konuştu.
Türkiye ile AB arasındaki savunma işbirliğine değinen Ossowski, Türkiye’nin güvenlir bir NATO müttefiki olduğunu söyledi. Büyükelçi Ossowski, “Türkiye’nin savunma ve silahlanmada çok güçlü bir aktör haline geldiğini görüyoruz. Dron üretiminde dünya liderisiniz. Portekiz’e fırkateyn satıyorsunuz. Endonezya ile savaş uçağı anlaşması hazırlıyorsunuz. AB’nin kendi çıkarları için, savunma konularında Türkiye ile işbirliği yapması çok önemli” ifadelerini kullandı.
Ossowski, Türk dış politikasıyla ilgili ise “Dışişleri Bakanı Fidan’ın jeostratejik zekasını şahsi olarak takdir ediyorum. Eski MİT Başkanı olarak çok deneyimi var. Çok iyi işler yapıyor. Suriye, Ermenistan, Azerbaycan, Afrika Boynuzu’nda. Türk diplomasisi, jeopolitikte gerçekten güçlü bir faktör olarak ortaya çıktı ve bu Bakan Fidan ile bağlantılı" değerlendirmesini yaptı.
“Brüksel’de Türk vatandaşlarının vizesiz seyahati için çalışmaya devam edeceğim”
Türk halkının Avrupa’yı vizesiz seyahat etmesinin hedefleri olduğunu ve Türkiye’ye 2016 yılında bu konuda söz verdiklerini söyleyen Ossowski, "Deklarasyon Mart 2016’da kabul edildi ve Haziran 2016 sonuna kadar vizesiz seyahat olacağı söylendi. Belki biraz iyimserdi. Çünkü o zamandan beri olmadı. Ama konuşmalıyız. Geçen yıl Türkiye’ye geldiğimde, vize serbestisi tartışmalarının tamamen durduğunu görünce şaşırdım. Neler olduğunu sordum. ‘Neden artık vize hakkında konuşmuyoruz?’ Dediler ki, ‘Türk hükümeti bizimle bu konuda konuşmuyor’. O zaman dedik ki, ‘Yeniden başlayalım’. Muhtemelen eylülde teknik tartışmalara başlayacağız" ifadelerini kullandı.
Ossowski, "İnanın bana, Brüksel’de Almanya Büyükelçisi olarak, Türk vatandaşlarının Schengen devletlerine vizesiz seyahati için çalışmaya devam edeceğim. Bunun şu anda çok yanlış olduğunu düşünüyorum" dedi.