Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Basın Özgürlüğü Raporu'nu açıkladı. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, ''Bir yıl içinde en az 29 gazeteci cezaevine girdi. Bugün itibarıyla 18 gazeteci hala cezaevinde. Gazeteciler hakkında 313 soruşturma açıldı. Gazetecilere yönelik 123 gözaltı işlemi uygulandı. Gazeteciler 90 soruşturmada ifadeye çağrıldı. Son bir yılda elimize ulaşan verilere göre, 212 davada 311 gazeteci yargılandı'' dedi.
TGS, 3 Mayıs Uluslararası Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla 6 yıldır ''Basın Özgürlüğü Raporu'' hazırlıyor. Gazetecilere ve gazeteciliğe yönelik baskıların, tehditlerin, mevzuat değişikliğinin kaydının tutulduğu, basın özgürlüğünün mevcut durumunu tespit etmeye yönelik raporun 2024-2025 dönemine ilişkin rapor açıklandı.
Şişli’deki TGS Akademi’de gerçekleştirilen toplantıda sunumu TGS Başkanı Gökhan Durmuş yaptı. ''Anti-demokratik uygulamaların tedavisi özgür haberciliktir'' diyen Durmuş, gazetecilerin bu yılı da cezaevlerinde, adliyelerde ve karakollarda geçirdiğine vurgu yaptı. Durmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Basın özgürlüğü yine büyük zarar gördü ve basın özgürlüğü, kendisini koruyan Anayasa ve Basın Kanunu ile birlikte çiğnendi. İşte bu yüzden her yıl olduğu gibi bu yıl da raporumuz maalesef dolu dolu. Biz gazeteciler her yıl olduğu gibi son bir yılda da emek mücadelemizi basın ve ifade özgürlüğü mücadelemizle birlikte vermek zorunda kaldık. Bu başka hiçbir iş kolunda, başka hiçbir meslekte bizimki kadar çetin bir mücadele anlamına gelmiyor. Bir yandan insan gibi yaşayabilmek için yetecek kadar bir ücret talep ederken bir yandan özgürce haber yapabilmenin peşine düştük. Her iki mücadelemizde yine büyük güçler karşımızdaydı. Patronlar ile hakimler, savcılar, polisler her iki mücadelemizde yine bizlere engel olmaya çalıştı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da raporumuzda basın özgürlüğüne yönelik müdahalelere ve gazetecilerin ekonomik-sosyal haklarındaki duruma odaklandık. Tek bir konuya odaklanmanın mümkün olmadığı ülke gündemi nedeniyle raporumuz, demokrasi, basın özgürlüğü, sendikal haklar, gazetecilerin özgürlüğü konularına yoğunlaştı. Bir yıl boyunca hukuk birimimizin yürüttüğü izleme çalışmalarının sonuçlarını sıraladık. Bir yıl içinde en az 29 gazeteci cezaevine girdi. Bugün itibarıyla 18 gazeteci hâlâ cezaevinde.
''212 davada 311 gazeteci yargılandı''
Gazeteciler hakkında 313 soruşturma açıldı. Gazetecilere yönelik 123 gözaltı işlemi uygulandı. Gazeteciler 90 soruşturmada ifadeye çağrıldı. Son bir yılda elimize ulaşan verilere göre 212 davada 311 gazeteci yargılandı. Bu yargılamaların 196’sı ceza yargılaması iken 16’sı tazminat talepli özel hukuk davasıdır. 300 gazeteci ceza davalarında 11 gazeteci ve 4 kurum ise özel hukuk davalarında hakim karşısına çıktı. Toplamda 137 yıl 23 gün hapis cezası kararı çıktı. 57 gazeteci beraat etti. Toplam 161 bin 980 TL adli para cezasına hükmedildi. Sendika olarak bu duruşmaları takip ettik, yargılanan gazeteci arkadaşlarımıza hukuki destek verdik. Hukuk birimimizin izleme çalışmalarında, ev hapsi basın ve ifade özgürlüğü için eski ama daha fazla kullanılmaya başlanan bir tehdit hâline geldi. Çünkü ev hapsi kararları, biz gazetecileri haberden, haber merkezinden, haber kaynağından, haber alma hakkına hizmet ettiği toplumdan koparıyor. Ev hapsi kararları, gazetecilerin nefes borusunu tıkamak anlamına geliyor. Son bir yılda en az 6 gazeteci hakkında konutu terk etmeme adli kontrol tedbiri uygulandı.
''En az 90 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi''
Daha önceki raporlarımızda da yer vermiştik Dezenformasyon Yasası’na. Çok itiraz ettik. Hem sokakta hem Meclis’te bu yasanın basın ve ifade özgürlüğü önündeki en büyük engellerden biri hâline geleceğini çok söyledik ama sözümüzü dinletemedik. Yasanın yürürlüğe girdiği Ekim 2022’den Nisan 2025’e kadar en az 67 gazeteci hakkında 85 soruşturma açıldı. Sadece bu yasa gerekçe gösterilerek en az 15 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı.
Sansür yasasının ardılı olarak Etki Ajanlığı Yasa Teklifi’nin iki defa Meclis’e sunulup geri çekilmesi ve Siber Güvenlik Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle gazeteciler üzerinde suç düzenlemeleri ile gözdağı verilmeye devam ediliyor. Biz gazeteciler, toplumsal muhalefetin ‘haber olma’ hakkını, gazetecilerin de ‘haber verme’ hakkını sokakta da savunduk. Bu savunmayı sadece mesleğimizin kurallarına uyarak yapmaya çalıştık ama her yıl olduğu gibi bu yıl da bu en doğal hakkı içlerine sindiremeyenler vardı. En az 56 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı. En az 90 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi. 90 haber içeriğine erişim engellendi. 34 haber içeriğine hem erişim engellendi hem de tamamen silinmesine karar verildi. 3 basın kurumuna yönelik saldırı düzenlendi. 3 basın kurumu hedef gösterildi.
''Gazeteciler, alım güçlerinin düştüğünü ifade ediyor''
RTÜK tarafından alınan kararlarda basın yayın kuruluşlarına 59 ayrı idari para cezası kararı çıktı ve toplamda yaklaşık 87 milyon TL idari para cezası kesildi. Sözcü TV’nin ekranının 10 gün süreyle karartılmasına karar verildi. Kanal, lisans iptali tehdidi ile karşı karşıya. Açık Radyo’nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi. 30 yıla yakındır faaliyet gösteren radyo yayınına son verdi. Bu yılki raporumuzda işsizlik, güvencesizlik ve ekonomik belirsizlik altında mesleğini icra etmeye çalışan basın çalışanlarının yaşadığı yoksulluğun boyutlarını hem yetkili hem yetkisiz işyerlerindeki üyeler için iki ayrı anket üzerinden inceledik. Anket sonuçlarına göre, gazetecilerin yarısı kendisini yoksul hissediyor. Gazetecilerin neredeyse tamamı bugünkü alım güçlerinin geçen yıla göre düştüğünü ifade ediyor. Gazetecilerin çoğunluğu ek iş yapmıyor ancak fırsatını bulsa ek iş yapmaya hazır olduğunu belirtiyor. Yetkili iş yerlerinde de yetkimizin olmadığı işyerlerinde de üyelerimiz işsiz kalmaktan endişe ediyor. Her ay kredi kartı borcunun tamamını ödeyebilenlerin sayısı toplamın üçte biri bile değil. Belki de en önemlisi gazetecilerin çoğunluğu mesleği bırakmaya hazır.
''Bu karanlık tabloyu ancak sendikalaşarak aşabiliriz''
Raporumuzun ancak özetinin özeti bile gazetecilerin yaşadıklarını tam olarak anlatmaya yetmiyor aslında. Gazeteciler hem hayatta kalmaya, aileleri birlikte en azından orta düzey bir refah seviyesinde yaşamaya çalışırken bir yandan haber yapmaya, haberini yaparken de polisle, savcıyla, hakimle, soğuk adliye duvarları ile ondan daha soğuk cezaevi parmaklıkları ile karşı karşıya gelmemeye çalışıyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak bizlerin de tüm amacı gazetecilerin, üyelerimizin bu mücadelesine destek olmak. Onların haber yapma haklarını korurken toplumun da haber alma hakkını savunabilmek. Basın ve ifade özgürlüğünün daha iyi günlerinin geleceğine inancımız tam. O gün geldiğinde göreceğiz ki gazetecisi özgür olan bir toplumun seçilmiş milletvekili de seçilmiş belediye başkanı da avukatı da sendikacısı da emeklisi de öğrencisi de daha özgür olacak. Çünkü biliyoruz ki bir toplumda hak ve özgürlüklerin tam olarak yaşanabilmesinin yolu basın ve ifade özgürlüğünün tam olarak yaşanabilmesinden geçiyor. Bu vesileyle bir kez daha ifade etmekte fayda var ki gazetecilerin örgütlenmekten, dayanışmayı güçlendirmekten başka çareleri yok. Bu karanlık tabloyu ancak sendikalaşarak aşabiliriz, aydınlatabiliriz.'